NASA'NIN KARANLIK YÜZÜ: CHALLENGER FACİASI

NASA 1970’lerde Ay’a birçok astronot göndermişti ancak Ay programına olan ilginin azalmasıyla birlikte insanlar vergilerinin nereye gittiğini sorgulamaya başladılar. NASA’nın tek kullanımlık roketlere harcadığı para çok fazlaydı ve bu durumun böyle devam edemeyeceği açıkça görünüyordu. Artık uzay alanında yeni bir çağa ihtiyaç vardı. Tek kullanımlık roketlerin yerine yeniden kullanılabilir roketler gerekiyordu. NASA çalışmalarını bu yöne çevirdi ve uzay alanında yeni bir çağ açtı.

Space Shuttle Çağı

Space Shuttle Programı, Apollo görevlerinin aksine yeniden kullanılabilir roketleriyle öne çıkıyordu. İlk olarak Columbia, Discovery, Atlantis ve Challenger adında 4 adet Space Shuttle Aracı üretildi. Bu görevler için 35 yeni astronot NASA ekibine katıldı ve eğitimler aldı. Apollo görevlerinin aksine, alınan astronotlarda herhangi bir ayrım yapılmayacağının sözü de verilmişti. Böylece 6’sı kadın olan 35 astronot arasında Afrika kökenli ve Kanadalı astronotlara da yer verildi.

İlk uçuş 1981 yılında Columbia ile gerçekleştirildi ve bu uçuş yeni bir çağın başlangıcıydı. Üretilen bu yörünge araçları içinde en büyük yük Challenger üzerine binmişti. Görev yaptığı 3 yıl içerisinde 9 adet görevde yer almıştı.

Apollo görevlerinde olduğu gibi Space Shuttle Programı da zamanla halkın ilgisini kaybetmeye başladı. Kendisinden önce düzenlenen Apollo görevleriyle aynı kaderi paylaşacak gibi görünüyordu. Halktan güç alan NASA, bunu göze alamazdı çünkü onları var eden, halkın desteği ve ilgisiydi. Halkın ilgisi o kadar azalmıştı ki roket fırlatma haberleri gazetelerin ilk sayfalarında dahi yer almamaya başladı. 

Ardından NASA halkın ilgisini canlandırmak amacıyla uzaya astronot olmayan bir insan gönderileceği açıklamasını yaptı. Beklendiği gibi bu program yoğun ilgi toplamıştı. Zamanın ünlülerinden birçoğu da bunun için can atıyordu. Hepsi programa başvurduklarını ve bunu ne kadar istediklerini dile getiriyordu.

Dönemin Amerika Başkanı Ronald Reagan tarafından uzaya bir öğretmen gönderme kararına vardıklarını bildiren NASA on binlerce başvuru aldı ve bu başvurulardan yalnızca 10 kişilik bir grup seçildi. Aralarından bir kişi bu uçuşta yer alacak ve bir de yedek astronot seçilecekti. Yapılan eğitimler ardından Christa McAuliffe ve McAuliffe’nin yedeği olarak Barbara Morgan seçildi.

(Üst soldan sağa; Ellison Onizuka, Christa McAuliffe, Gregory Jarvis, Judith Resnik, aşağı kısım soldan sağa; Mike Smith, Dick Scobee, Ronald McNair)

Astronot gibi eğitim görmek

Christa, astronotlar tarafından kısa zamanda çok sevilmiş ve ekiple güzel bir kimya yakalamıştı. Öğrencilerine çok önem veren Christa, her zaman öğrencileriyle ilgileniyor onlara mektuplar yazıyordu. Uzaydaki görevi de 2 adet 15 dakikalık ders vermekti. Bunlardan birisi uzay aracı içerisindeki kısa bir gezinti üzerine; diğeri de neden uzayda oldukları, burada ne yaptıkları ve gelecekte ne yapacakları üzerine olacaktı. Christa yaptığı röportajlarda ve katıldığı programlarda bu derslerin en heyecanlı dersleri olacağını söyledi.

Challenger Mekiği ve Sorunlar

Challenger uzay mekiği, Space Shuttle Programı’nın Columbia’dan sonraki yörünge aracıydı. İlk uçuşunu 20 Ocak 1983’te yaptı. Yapılan testlerinde yakıt sızıntısı sorunu yaşadığı için ilk başarılı uçuşunu ancak 4 Nisan’da gerçekleştirebildi. Bu uçuşta Story Musgrave ve Donald Peterson uzay yürüyüşü yaptı ve yörüngeye bir uydu yerleştirildi.

Space Shuttle Programı boyunca NASA, katı yakıt roketlerinde sıkıntılar yaşıyordu. Roket parçalarını birbirine bağlayan kısımda bulunan ve “o-ring” adı verilen parçalar uçuşlar sırasında zarar görüyordu. Bu nedenle iki kat olarak tasarlanan bu malzemede belli bir süre boyunca ikinci kemer hiç zarar görmedi.

Program şöyle işliyordu: Uzay mekiği kalkışını yapıyor ve katı yakıt ateşleyiciler sayesinde belli bir yükseklik ve ivme kazanıyordu ardından mekikten ayrılan katı yakıt roketleri okyanusa düşüyor ve bu roketler tekrardan inceleniyor, yenileniyor ve bir sonraki fırlatışa hazır oluyordu.

NASA’nın katı yakıt roketlerinin üreticisi Morton-Thiokol adında bir şirketti. Thiokol mühendisleri, son zamanlardaki fırlatışların birinde çok korkutucu bir şey fark etmişlerdi: İlk kez ikinci o-ring de hasar görmüştü. Bunun arkasından birçok mühendis bu durum hakkında bildiri yayınladı. Thiokol mühendisi Bob Ebeling, “Help!” başlığıyla yaptığı bildiride o-ring sorununa değiniyordu ve bu Space Shuttle Programı için yakılan ilk kırmızı ışık olmuştu.

Faciaya Adım Adım

Fırlatma tarihi 26 Ocak Pazar günü olarak planlanmıştı. Yapılan hava tahminleri sebebiyle NASA risk almak istememiş ve fırlatmayı iptal etmişti. Fırlatma iptal edilmesine rağmen hava pazar günü beklendiği gibi olmamıştı ve harika bir fırsatı ellerinden kaçırmışlardı.

Pazartesi günü geldiğinde her şey fırlatma için hazırdı. Ekip üyeleri birer birer rokete girdi ve sonunda kabinin kapısını kapatan görevlinin bir zorluk yaşadığı görüldü. Her fırlatma öncesinde değişen bu kapı kapanmıyordu. Arıza sebebiyle tamir ekibi çağırıldı. Rampanın uzaklığı sebebiyle ekibin gelmesi 15 dakikayı bulmuştu. Bu sırada rüzgâr da hızını arttırıyordu. Sanki fırlatmaya her şey karşı gibiydi. Ekibin ellerinde bulunan matkaplar şarjla çalışıyordu ve hiçbirinin şarjı yoktu. Resmen bir testere ile kapının kolunu kesmeye başladılar. Saatler akıp gitmiş, fırtına hızını artırmış ve görev iptal edilmişti. Geriye fırlatmayı izlemek için dört bir yandan gelen ve genelini öğrencilerin oluşturduğu seyircilerin düşük yüzleri kalmıştı.

Fırlatma salı gününe ertelenmişti. Bu erteleme beraberinde çok büyük bir sorunu getirdi. Florida’da havanın bu gece itibariyle -8 dereceye kadar düşeceği ve sabah bu soğuk havanın devam edeceği tahmin ediliyordu. NASA ve Thiokol tarafından bir telekonferans düzenlendi.

NASA- Thiokol Telekonferansı

Thiokol yetkilileri, mühendislerin bu kadar soğuk bir havada Challenger’ı fırlatmaya karşı bir tutum sergilediklerini NASA yetkililerine bildirince NASA tarafında belki de her şeyi değiştiren o sözler yetkililerin ağızlarından döküldü. Katı Roket Ateşleyici projesinin başındaki George Hardy, Thiokol’ün bu önerisine karşın “Dehşete düştüm. Thiokol önerin beni dehşete düşürdü!” dedi ve ardından yine bu görevdeki yetkili kişilerden birisi olan Lawrance Mulloy “Aman tanrım, Thiokol, ne zaman fırlatmayı gerçekleştirmemi istiyorsun- önümüzdeki Nisan mı?” diyerek Thiokol’e karşı çıktı.

Bu sözlerin ardından Thiokol kendi arasında yarım saatten fazla süren bir toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantı sonunda Thiokol Müdürü, sadece yöneticilere cevap hakkı verilen bir oylama düzenledi ve mühendisler oy kullanamadı (Ebeling’e göre). Bu oylama sonucunda Thiokol fırlatmayı destekler bir görüş sunduğunu bildirmek için NASA’yı aradı ve yarınki fırlatma için onay verildi. (Birdenbire fikirlerini değiştiren yetkililer ise NASA’nın hiç ilgisini çekmemişti ve bunu hiç sorgulamamışlardı.)

Neden bu acele?

Akıllara doğal olarak neden fırlatmayı daha sıcak bir güne ertelemedikleri geliyor. Bu noktada devreye birkaç konu giriyor. İlk olarak NASA yetkililerinin bu kadar aceleci olmasının sebebi NASA’nın verdiği sözlerdir. NASA, kongreye ayda 2 adet olmak üzere senede 24 tane uyduyu yörüngeye yerleştireceklerini söyledi dolayısıyla sene boyunca 24 kez roket fırlatılacaktı. Ama geçen 3 yıl içerisinde bu hedefe ne ulaşılmış ne de yaklaşılmıştı. Bu sebeple NASA üzerinde fırlatma programına yetişmenin büyük bir endişesi vardı.

Morton-Thiokol tarafında ise NASA’nın bu programı yetiştirme isteği sebebiyle şirket üzerine yaptığı bir baskı söz konusuydu. Morton-Thiokol şirketi bunu reddederse kendisi yerine başka bir şirketin bu görevi alacağını biliyordu.

Dolayısıyla iki tarafta da bir baskı ve baskı nedeniyle dile getirilmeyen sorunlar ve endişeler söz konusuydu.

Kaza Günü

Takvimler 28 Ocak 1986’yı gösteriyordu. Florida -8 dereceyi bulan bir gece geçirmişti. Sabahın erken saatlerinde yakıt tanklarını doldurmak için gelen ekipleri fırlatma rampasındaki yarım metreyi bulan buz sarkıntıları, karşılamıştı. İlerleyen saatlerde gelip ve buz sarkıtlarını görenler ise fırlatmanın iptal olacağına kesin gözüyle bakıyorlardı. Fakat fırlatma saati yaklaşırken herhangi bir iptal emri gelmedi.

Space Shuttle yörünge araçlarının tasarımında ve ısı kalkanının yapımında yer alan Rockwell şirketinin yöneticisi Rocco Petrone ve iş arkadaşları fırlatmayı desteklemediklerini eğer bu fırlatma gerçekleşirse fırlatma rampasındaki buzun, roketin ısı kalkanına zarar vereceğini bildirdi. Houston’a ulaşan bu endişe, fırlatmanın 2 saat kadar ertelenmesini ve bu sürede de NASA ekipleri tarafından fırlatma rampasındaki buzların temizlenmesini sağlamıştı. Hava sıcaklığı -1 dereceydi. Bu zamana kadar fırlatma yapılan en soğuk havanın 12 derece olması dikkat çeken bir noktadır.

Challenger kendisinin onuncu, Space Shuttle Programının  ise yirmi beşinci uçuşu için onayı almıştı. Buz sarkıtları temizlenmiş, bozulan kapı onarılmıştı. Ekipler birer birer içeri girerken onları 500 kadar kişi (kendi yakınları dahil olmak üzere) fırlatma izleme alanından seyrediyordu. Yapılan televizyon yayınları neredeyse tüm ülkede büyük ilgi uyandırmış, özellikle bütün okullardaki öğrenciler televizyona kilitlenmişti.

Fırlatma için onay verilmiş ve ana roketler ateşlenmişti. Ardından gökyüzüne fırlayan Challenger, 73 saniye sonra toz bulutlarına dönüşmüştü. İzleyiciler fırlatmanın nasıl gerçekleşeceğini bilmediklerinden olanlara bir anlam veremiyorlardı. Ardından “Uçuş kontrolcüleri duruma çok dikkatli bakıyor. Büyük bir kaza gerçekleştiği çok açık.” şeklinde bir duyuru yapıldı. 

Televizyon yayınları kesilmiş ve seyirciler alandan ayrılmıştı. NASA bu işin üzerini kapatmak niyetiyle içerideki çalışanların dışarı çıkmasını yasaklamış ve herhangi bir telefon görüşmesi yapmalarını engellemişti.

Challenger’ın kalkıştan sonra infilakı

Sorgu

Patlama ardından yapılan araştırmalarda, ekipten herhangi bir kişinin hayatta kalma ihtimali olmadığını ve muhtemelen yedisinin de hayatlarını kaybettiklerini söylendi. Challenger’ın enkazını incelemek için görevlendirilen ekipler günlerce süren çalışmaları ardından Challenger ekibinin cansız bedenlerini buldular.

Dönemin Amerika Başkanı Ronald Reagan facianın ardından yaptığı konuşmada “Challenger ekibi, yaşamlarıyla bizi onurlandırdılar. Onları ve onları gördüğümüz sabahı asla unutmayacağız. Bu sabah yolculuğa hazırlanırken ve vedalaşırken dünyanın somurtkan bağlarını salıp Tanrı’nın yüzüne dokundular.” şeklinde başlayıp devam eden konuşması şu anda bile en iyi konuşmalar arasında anılmaktadır.

Yapılan bir dizi araştırma sonucunda ve ünlü teorik fizikçi Richard Feynman’ın da yardımlarıyla zorlu da olsa bir şekilde bunun neden kaynaklandığını ve buna kimin sebep olduğu veya göz yumduğu gün yüzüne çıkarıldı.

Neden?

Defalarca kez bildirilen o-ringler bu kazanın temel sebebiydi. Soğuk havaya nasıl bir tepki verdiğini gösteren herhangi bir test yapılmamıştı. Ama yapılan testler hava soğudukça o ringlerin esnekliğini kaybettiğini gösteriyordu. Hava sıcaklığının -1 derece olması -muhtemelen roketin içindeki sıcaklık bundan çok daha düşüktü- o-ringlerin esnekliğini kaybetmesine yol açmıştı. Bahsedilen o-ringlerin görevi fırlatıcının birbirine bağlanmasını sağlamak ve herhangi bir yakıt sızıntısını önlemekti.

Ağır çekimde izlenilen görüntülerde fırlatma sırasında sağ fırlatıcıda bir duman gözüküyordu ve saniyeler ilerledikçe bu duman ateşe dönüyor, ardından ana roket yakıtına ulaşıp onun da patlamasına yol açıyordu.

Bu sırada, aslında Challenger aracı patlamamıştı. Yakıt tanklarının gitmesi sonucunda Challenger’a uygulanan aerodinamik kuvvetler 20 g’a kadar ulaşmıştı. Bu kuvvete dayanamayan Challenger paramparça olmuştu. Parçalanmaya rağmen ekibin bulunduğu kabin hala sağlamdı. Bu nedenle yapılan tüm çalışmalara rağmen ekibin ölüm sebebinin ne olduğu tam olarak bulunamadı.

Challenger Neleri Etkiledi?

Birçok ilki beraberinde getiren Challenger, bir o kadar şeyin de sonunu getirdi. Örneğin; Challenger faciası ardından astronotlara uydu tamir etmek gibi görevler bir daha verilmedi. Astronotluk eğitimi almamış birinin uzaya çıkması planı ise 22 yıl kadar ertelenmiş oldu. 2007 yılında ekibin yeni aracı Endeavour ile Barbara Morgan (Christa’nın ardından seçilen yedek öğretmen) uzaya çıktı.

Challenger ekibinin yakınları, öğrencilere uzay programlarını simüle etmek için bir eğitim merkezi kurdular. Uzay Bilimi Eğitim Programı için Challenger Merkezi isimli bu merkez, hala etkinliklerini sürdürmektedir.

Space Shuttle Programı ve araçları üzerinde yapılan ve 3 seneyi bulan ciddi değişiklikler ardından program devam etti. Bu facia ardından bir daha katı yakıt fırlatıcıları konusunda bir kaza yaşanmadı. Ama 2003 yılına gelindiğinde yine bilinen bir sorunun düzeltilmemesi sebebiyle Columbia Aracı Dünya’ya dönüşü sırasında infilak etti ve içindeki 7 astronot hayatını kaybetti. Kennedy Uzay Merkezi’nde her iki ekibin de hatıra eşyalarının bulunduğu bir merkez açıldı. Adı “Forever Remembered” olarak anılıyor. Karşı duvarında ise Ronald Reagen’ın şu sözü asılı:

“Gelecek korkaklara değil, cesurlara aittir.”

 

kaynakça

“5 Things You May Not Know About the Challenger Shuttle Disaster” |History.com 

“Challenger: The Shuttle Disaster That Changed NASA” | Space.com

cengizhan ermet